General

Fatih Kürün – Sanatı’da güzel konularla insana sunmak varken daha karamsar daha melankolik bir hastalık haline getirip sunmaya başladık

Milena Rampoldi, ProMosaik. İstanbul’un tarih kokan en güzel köşelerinden olan Balat’ın şirin sokaklarından birinde Atölyesi olan Fatih Kürün’le küçük bir söyleşi yaptık. Sanatı ve sanatçıyı ve onun dünyaya bakışını, güncel konulardan olan, kendisinin de başarıyla işlediği kadına şiddeti sorduk ve aşağıdaki cevapları aldık!


Türkiye’de sanatçının toplum ile bütünleşmesi
nasıl olur? Sanatçı halk birbirini anlıyor mu?
Türkiye’de sanatçı ve toplumun bütünleşmesi için
öncelikle sanat ortamları yaratılmalıdır 
ve bu ortamlarda ortak dilin sanat olması gerekir. Bunlar konserler, sergiler
vb. sanatsal aktiviteler. Ama şunu unutmamak gerekiyor toplumun sanata bakış
açısı yani olaya sadece nesnel bir obje olarak olmamalıdır.  Sanata bir duygu ifadesi olarak bakması ve
kendisini de onun içerisine sokması gerekiyor. Sanatla ilgili bakışı düşünmesi
sorgulaması gerekiyor. İşte o andan itibaren bir bütünlük ortaya çıkıyor. Sonra
sanatı nereye konumlandırıyor hayatında ve konumlandırdığı etkinlik bir
tiyatromu bir sergimi bir müzik dinletişimi! Bizim için aslında hepsi olması
gerekiyor insanda.
Aslında sanatçı ve halk birbirini çok iyi anlıyor
ama konumlandırmıyor ya da yaptığımız sanata farklı bir yorum getiriyor. Mesela
islamiyette sanatın yasak olması. Aslında çok derin bir mevzudur.
Sanata sadece estetik bir obje ve hayatımıza
kattığı güzellikler olarak ele alacağım ve halkı bu konuda bilinçlendirmeye
çalışacağım. Yaptığımız çalışmalarda hissettirdikleri aslında tüm insanlığın
hissettiğiyle aynısı sadece bizim ifade şeklimiz bir dışavurumcu gibi çıkıyor
ve bu eserlerde de kendilerinden bir şey bulabiliyorlar. Anlaşılıyor ki bu  da aslında ortak bir dilimizin bir insan
olmanın güzel bir örneği.

Türkiye’de sanatçı toplum bütünleşmesi nasıl
olur. Sanatçı halk birbirini anlayabiliyor mu?
Türkiye’de sanatçı ile toplum bütünleşmesi için
öncelikle sanat ortamları yaratılmalıdır ve bu ortamlarda ortak dilin sanat
olması gerekir. Bunlar ses olabilir resim olabilir heykel olabilir.. Bütün
santsal aktiviteler olabilir. Ama ilk önce toplumun sanata bakış açısının
sadece nesnel bir obje ve duygu ifadesi olduğu öğrenmelidir. Toplumun sanatı
nereye konumlandırdığı bizim için çok önemlidir. Bunun için sergiler,
galeriler, söyleşiler, dinletiler… vb. etkinliklere katılıp kendilerini
geliştirip bu konu hakkında söz sahibi olmalarını sağlamaları gerekiyor.
Sanatçı ve halk aslında birbirini anlıyor ama
toplumun sanata bakış açısı sanatın günah olması islamiyette bizi ortak bir
paydada buluşmamıza fırsat vermiyor. Aslında sanatın dinimizde yasak olması
derin bir konudur. Bizim buradan çıkıp sanata sadece estetik kaygı ve sanatın
hayatımıza kattığı güzellikler ve bunların duygularımızın bir dışavurumu olarak
bakmamız gerekiyor ayrıca şunu da ekleyeyim: sanatın içerisine toplumun bütün
bireylerini sanata katmamız gerekiyor. Çocuktan başlayıp yetişkin olanlara kadar.
O zaman aynı dili konuşmak ve anlamak daha kolay olur.

Türkiye ve dünyadaki sorunları atölyenizde
işliyor musunuz?
Evet atölyemizde güncel olan ya da toplum üzerinde
duygusal bir iz bırakmış bütün konuları işlemeye çalışıyoruz. Bunlar bir
patlama sonucu hayatını kaybetmiş bir grup iklim döngüsünü değişikliğini konu
alan bir etkinlik ya da bir sevinç bir kavuşma bunlar bizim için bir ele
alınması gereken konulardır. Beslendiğimiz soyut kavramlardır. Ve bu şekilde
toplumun bu kavramlarının dışa vurmuş haliyiz, ifade biçimiyiz.

Bir sanatçı olarak, günden güne gelişen
ilerleyen bir ülkede kadına şiddetin ortadan kalkmasına katkınız olabilir mi?
Bu sorunuza şöyle cevap vermek istiyorum ilk önce
insan olarak kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Bunun gelişimle fazla alakalı
olduğunu düşünmüyorum. Dünyada birçok ülkede bizim olan ne varsa onunda
hakkının olduğunu bizim için değerlerinin paha biçilemez olduğunu hayatın bir
devamının olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Evet gelişen bir toplum olarak ama bir türlü önüne
geçemediğimiz kadına şiddeti ele aldığımızda biz sanatçılara düzen en önemli
konu insanlara sadece cinsellik değil onlarında bu hayatta bir yeri olduğunu
bir fotoğrafla, bir tabloyla, bir heykelle ya da önlem için yazılmış bir şarkı
ile bilinç altlarına iletmemiz gerekiyor. Sivil toplum kuruluşlarında
etkinliklerde misafir sanatçı olarak katılıp insanlara sanatsal bir bakış açısı
ile şiddetin psikolojik boyutunu çalışmalarda sunmamız gerekiyor ve
eserlerimizi toplumun her kesimine sunup yorumlarımızı anlatmamız gerekiyor.

Kadına şiddet konulu resminiz hakkında bize
neler söyleyebilirsiniz, sanatçı olarak bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Yapmış olduğun çalışmada siyah (karamsarlık rengi)
zemin üzerine tebeşir ile. Üç boyutlu bir yüz yapmaya çalıştım çünkü olaya bir
polis tarafından (olay yeri inceleme) maktul olan kişiyi detaylandırmıyorlar.
Kim  tarafından neden- niçin- ne zaman
gibi sorularla daha sonraya bırakıyorlar. Bende bu soruların cevabını sadece
tablomda yüzüne bakılarak verilebileceğini düşündüm ve uyguladım. Bence bütün
soruların cevabını kendimiz vermeliyiz biz bu hale neden geldik. Sanatı’da
güzel konularla insana sunmak varken daha karamsar daha melankolik bir hastalık
haline getirip sunmaya başladık. Aslında bu sorular ve konular biz sanatçılara
daha uzun süre beslenme kaynağı olacaktır bende yapmaktan bıkmadan devam
edeceğim ta ki şiddetin sonu gelene kadar.

Genel anlamda şiddetin azalması için sanat
pedagojisinden nasıl faydalanılır?
Aslında çok güzel bir soru ve çok önemli bir konu
şuan ki milli eğitimde. Sanat dersleri çok önem arz etmiyor konuya buradan
başlamak lazım bir çocuğa sanat eğitimi verdiğinizde hayata bakışı değişir.
Sunu unutmayalım bu derslr onun ressam müzisyen ya da herhangi bir sanat
dalında sanatçı olması için değil hayata doğaya insana nasıl bakmasıyla alakalı
eğitim. Daha sonra sanat eğitimi almamış bireylerle ya da ebeveynlerle sanatsal
terapiler yapmak gerekiyor. Bunun için de toplumdaki sanatçıların daha
donanımlı ve pedagojik eğitimi almaları gerekiyor. Bir birey olarak toplumdaki
konumumuz için faydalı olabilmek adına ailelerle sanatsal terapiler yapmak
gerekiyor. Bunun içinde daha fazla atölyelerin, toplantıların seminerlerin
eğitim kurumlarının ve daha da önemlisi devletin bu konuda daha fazla maddi
manevi destek vermesi gerekiyor.

Sanatçı olarak hangi konuları işliyorsunuz ve
hangi materyallerden yararlanıyorsunuz?
Sanatçı olarak işlediğim konular genel anlamda
güncel konular daha az olarak da imgesel soyut konulardır. Çünkü güncel konular
bizim ülkemizde ya da dünyada ortak bir konu olarak insanlığı ilgilendiriyor.
Afrikadaki aç bir çocuk, Alaskadaki zorlu yaşam Türkiye’deki şiddetler terör ve
Tüm dünyadaki ekonomik kriz bunlar bizim beslenme kaynağımız başlı başına.
Materyal olarak da çalışmamda bana yardımcı olacak
malzemeyi seçiyorum. Bir kağıt, bir tuval, bir ahşap veya metal olabiliyor.
Ayrıca bunların türevi olan materyaller. Bana hepsi yardımcı oluyor. Yeter ki
toplum çalışmamdan kendisine bir fayda çıkarsın.