Tesettür gerekli mi, değil mi?
Iqna, 02.02.2017. Avusturya’da yaşayan 7 Müslüman bayana tesettürle ilgili görüşlerini sorduğumuzda çok güzel düşüncelerle karşılaştık.
Son yıllarda farklı Avrupa ülkelerinde hijap (tesettür) konusu birçok tartışmaya yol açmıştır. Oysa ki İslam dinin bir parçası olan Hijap hiçbir şekilde ne insan haklarını ihlal ediyor ve ne de toplumun kalkınmasına engel olmaktadır. Gayrimüslim kadınların istedikleri gibi giyindikleri halde Müslüman kadınların da tesettürlü olmaya hakları vardır ve kimsenin de buna engel olmaması gerekir.
Avusturya’da kamusal alanda başörtüsü yasağının gündeme taşınması son günlerde daha çok tartışılırken akla gelen soru işaretine cevap bulmak için bu konuyu araştırmaya başladık.
Dünya Hijap Günü münasebetiyle Avusturya’da yaşayan 7 Müslüman bayana bu konu hakkında neler düşünüklerini sorduk.
İslam Din Kültür Öğretmeni Hülya Ekinci, tesettür konusuna nasıl baktığını ve neden bu konuya önem verdiğini aşağıdaki şekilde anlatıyor:
“Ben 26 yaşında kendi özgür irademle kapanmaya karar vermiştim. Başörtüsü benim icin her tür baskıdan kurtulmaktır ve yaradana güvenmenin de bir göstergesidir. Kamusal alanda başörtüsü yasağının talep edilmesi sosyal ve ekonomik durumumu derinden etkiler ve hareket alanımı oldukça daraltır. Bir parça kumaşın sürekli siyasete alet edilmesinden çok rahatsız oluyorum. Etkilenecek olan kadınlar, genç kızlar, anneler, calışan hanımlar, hepsi bu topluma uyum sağlamış insanlar. Bu sebeple çoğulcu kültür anlayışından ve farklılıkların gösterilmesinden yanayım ve bunun kabul görmesini önemsiyorum. Yetkililerden özgürlüğümüz için cesur adımlar bekliyorum”.
Yazar ve gazeteci Menerva Hammad, tesettür konusuna yönelik görüşlerini şöyle ifade ediyor:
“Başörtüsü takıyorum, çünkü kendimi böyle daha rahat hissediyorum. Benim için kişiliğimin önemli bir parçası ve kadınların kıyafet özgürlüğünü de gösteren mühim bir unsurdur. Bir kadının giyim tarzına karışmak veya ona yasaklar koymak Avrupa’yı çok gerilere götürecek bir tutumdur. İnsanlar arasında uygulanan ötekileştirme politikası her daim acı ve hüsrana sebep olmuştur. Bizler şimdi geleceğe, ileriye dönük adımlar atmalıyız ve imkanlar sunmalıyız, bunlara engel olmamalıyız. Farklılıklarımızı bir kenara bırakıp birbirimizin elini tutalım. Ortak yönlerimiz düşündüğümüzden çok daha fazladır ve asıl mühim olan da budur”.
2 çocuk annesi olan Saadet Balta bir anaokulu asistani ve rehberdir. Saadet, hijapla ilgili düşüncelerini aşağıdaki şekilde anlatıyor:
“Başörtüsü takıyorum, çünkü bunu dinim gereği yapmam gerektiğini biliyorum ve bu şekilde huzurluyum. Kapalı olmak demek sadece başörtüsü takıp evde oturmak demek değildir. Bizler de en az diğer insanlar kadar bilgili ve sosyal kişileriz. Evet kapalıyım. 10 senedir Avusturya’dayım ve iki çocuk annesiyim, aynı zamanda kuaförüm. Kapalı olmam mesleğimi icra etmeme engel olmadı, gücümü dinimden ve Rabbimden alıyorum çok şükür. Ayrıca Avusturya’da din özgürlüğü vardır, buna rağmen başörtüsü yasağı tartışılmaktadır, buna anlam veremiyorum. Hiç kimsenin inancına karışılmamalı. Nasıl ki çevremdeki insanlar özgürce istedikleri gibi mini eteğini, jeans pantolonunugiyebiliyorsa ve bizler bu insanları kesinlikle asağılamayıp herhangi itici bir tavırda bulunmayıp onları rencide etmiyorsak; nasıl ki onların görüşlerine saygı duyuyorsak, onların da bizlere aynı şekilde görüşümüze ve dinimize saygılı olmalarını rica ediyoruz”.
İslam Din Kültür Öğretmeni Yasemin Karagöz görüşlerini bu şekilde ifade ediyor:
“Ben Müslüman olarak dünyaya geldim ve severek başörütüsü takıyorum, kapalı olmak hayatımın bir parçasıdır. Avusturya’da getirilmek istenen yasağa karşıyım. İnsan haklarına ve din özgürlüğüne aykırı buluyorum. Hijap gerekli mi, değil mi ve yasaklanmalı mı tartışmalarının artık son bulmasını ümit ediyorum”.
HTL-ögrencisi Ayşenur Fidan, tesettür hakkında neler düşündüğünü şöyle anlatıyor:
“Kapanmak Kuran’da yazmaktadır ve benim görevimdir. Bunun yasaklanması haklarımın elimden alınması anlamına gelir ve Avusturya’daki din özgürlüğüne aykırıdır. Herkes dilediği şekilde giyinebilmeli ve özgürce hareket edebilmeli. Dar veya bol, uzun veya kısa kıyafetler, herkes özgürdür. Ancak başörtüsünden neden bu kadar rahatsız olunur ki? Bedenim bana aittir, kapanmak da hakkımdır.”
Daha öncelerde Avusturya’da ve şu an ise İstanbul’da yaşayan Pro Mosaik’de tercüman, yazar ve insan hakları aktivisti Milena Azize Rampoldi-Uzunlar da tesettür konusunda şöyle düşünüyor:
“Başörtüsünü çok estetik buluyorum ve İslam’da zarafet çok önemlidir. Çünkü Allah kendisi güzeldir ve güzel olanı sever. Örtünmek ayrıca kadının tevazusunu ve Müslüman kadının özgüveninin göstergesidir. Hem inançlı bir insan hem de kamusal hizmetlerde aktif olan sosyal ve inisiyatif bir kişilik olarak. İslam’da eylem ad-din mu’amala manasındadır ve ben kamusal alanda calışırken kendimi örtümle koruyorum. Avusturya’da talep edilen başörtüsü yasağına karşıyım. Çünkü Avusturya’yı iyi bilirim ve İslam’a karşı tarihten gelen bir hoşgörü mevcuttur, böyle de kalmasını ümit ediyorum. Toplumda radikalleşme ve popülist akımlar artarken Müslüman kadınların daha cok görünür olması gerektiğini düşünüyorum. Her toplumda dini ve kültürel farklılıkların rahatça yaşanması ve görünmesini arzuluyorum, özellikle siyasette ve kamusal alanlarda. Bu renklilik olmayınca toplumlar sönük ve eksik kalıyor. Yüce Allah Kuran’da Maide suresinin 48. ayetinde şöyle buyurmaktadır: ‘Eğer Allah dileseydi hepinizi tek bir ümmet yapardı; ama size verdiğiyle sizi denemek için tek bir ümmet yapmadı. O halde hayırlara koşun; hepinizin dönüşü ancak Allah’adır. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden size O haber verecektir.’ Pro Mosaik olarak İslam’ın engin hoşgörüsünü, herkesi kucaklayan, farklılıkları zenginlik olarak niteleyen anlayışını dünyaya duyurmaya gayret ediyoruz”.
Psikolog, Din ve Kültürler arası iletişim uzmanı Yeliz Dağdevir da tesettürle ilgili neler düşündüklerini aşağdaki şekilde anlatıyor:
“Bir Müslüman kadın açık veya kapalı olsun fark etmeksizin insandır, kıymetlidir ve bu tercih onun özgürlüğüdür. Çünkü dinde zorlama yoktur. Evet Hijab kesinlikle Kuran’da yazmaktadır, İslami yaşayışın bir parçasıdır ve yaradana duyulan muhabbetin ayrı bir tezahürüdür. Ancak hic bir Müslüman kadının değeri ve dindarlığı giyimi ile ölçülmemelidir. Örtünmek benim için iç güzelligin ve imanın da dışa yansımasıdır. Allah’a duyulan sevgiden kaynaklanan bir bağlanmadır. Örtünmek farklı bir kadınsı duygudur, beden ile farklı bir ilişkinin kurulmasıdır benim için. Ayrıca hijab zarafete engel değildir, estetik ve uyumlu giyinmek örtünerek de mümkündür. Örtünme özgür irade ve ilahi aşktan dolayı yapılırsa anlam bulur. Hiç bir din şekilcilikle basitleştirilmemeli, herşeyin içi doldurulmalıdır. Kadın hakları insan haklarıdır. Kadınlara reşit olmayan ve vesayet altına alınması gerekiyormuş gibi muamele etmek insan onurunu rencide etmektedir. Kadınların her toplumda, her alanda özgüvenle kendilerini göstermeleri gerektiğine inanıyorum. Avusturya’da dini ve kültürel farklılıkların görünürlülüğü Müslümanların o toplumun sabit bir halkası olmasına rağmen bazı insanları hala ürkütmektedir. Ötekileştirme politikası korkuları artırmakta, bazı Müslümanların da içlerine kapanmasına sebep olmaktadır. Ancak toplumun huzuru icin köprüler kurmak ve bir Biz algısı oluşturmalıyız. Hep birlikte eşit vatandaşlar olarak geleceğimizi inşa etmeliyiz“.
Muhabir: Morteza Karimi
